Motor önemli. Babamın motoru vardı. Jawa. Kırmızı renkli. Çekoslovak yapımıdır, 1929. Komünist değil o zamanlar. Janaçek isimli bir mühendisin markası, taa Bafra’ya gelmiş.
Eskilerin nakil aracı. Bafra meydanda duran motorcular, gezmek veya fotoğraf vermek için değil insan taşımak için beklerlerdi. Motor bu insan taşır mı demeyin Çekler yapınca taşıyor.
Diğer motorumuz İJ ismiyle anılıyordu. Mavi renkli. İZH yazılır. Rus yapımı olduğundan İJ diye okunurdu. Daha iriyarı, ağır siklet Rus güreşçilerinden esinlenmiş dönemin Goministleri. Bütün mahalleyi bindir üstüne doğru denize. Efil efil maviliklere süreceksin motorları, ışıklı maviliklere…
Sonra amcamın Murat 124’ü. Hacı Murat. Rengini hatırlamıyorum. Önünde pelüş örtüler, kafası sallanan biblo köpekli. Sürekli yıkanmaktan marşbiyelleri çürümeye yüz tutmuş. 4 vitesli, 65 beygir. Motoru İtalyan. Fiat 124 ün Türk versiyonu.
Rahmetli amcam taksi ile sefer yapardı tekel evlerinden.
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
birçok seneler geçti; dönen yok seferinden…
Sonra ben 9. Maaşımla Siyah Şahin aldım. Hacı Muratın torunu. Motoru İtalyan. 5 vites. İlk ve son taklamı attığım arabam Gonya yolunda. Kayahan’ı dinlerken. Kaseti çevirirken teyipten bir anda kendimi ters dönerken buldum arabanın içinde. İtalyan motoru hâlâ çalışıyordu ben şehadet getirdiğimde.
Neden anlattım, biz hep yabancı motorlara bindik. Yerlisi nasip olmadı. Çünkü sanayi devrimi bizde hiç bir zaman gerçekleşmedi. Biz al, sat, montajla milletiz. Hep kolay olanı seçeriz. Aşırı konsantrasyon bozukluğumuz var. Hiperaktif aceleci bir yönümüz, bir an önce yarım yamalak icatlar çıkarmamıza neden oluyor.
Hakan Fidan’ın “KAAN uçaklarının motoru maalesef yok” açıklaması bana tuhaf gelmedi. Zira hep okuyordum bu havada ve yerde giden şeylerin motorlarının bizlere ait olmadığını. General Electric efendinin keyfi gelince gönderir inşallah.
Yalandan Millete rüzgar yapmaya gerek yok. Doğru konuşalım, kendimizi bilelim yeter. Alkış almak için Motor olmayalım. Ayıp oluyor.
Evet! .......şu dünya dersi'ni verdi,
Yeter artar bu hikmet; ihtiyara, kâhile, gence.
Kabul etti bunun tatbikini alkışla yardaklar,
Maarif zindanında ilme, tarihî bu işkence!
Huzurunda bu zatın intihar eylerdi Cebrail,
Bilinseydi ezelde hilkatin bu sırrı evvelce; Yıkardı arşı, kürsiyi, eğer çıksaydı bu dâhi
Bu şahane cehalet uğratırdı Tanrı’yı felce!
Bakırköy Tımarhanesi ( Neyzen Tevfik)