M.Ö 7. yy da düşük ücretlere ve çalışma koşullarına isyan eden en önemli sima Trakyalı Spartaküs’tü.

Malum, kölelerin asgari ücreti sıfırdı. Yani para yok. Asgarinin sıfırlanmış hali. O dönem inanışları gereği Tanrıların rızası, sahiplerinin refahı için beleşe çalışan Spartaküs ve gladyatör dostları bu yokluğa isyan çıkarıp, Büyük Roma’ya korku salmış, Kartacalı Hannibal’a rahmet okutmuşlardı. Son derece keskin bir isyan.

17. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğunda ise Kayser-i Rûm İslam halifesi Emirü’l-mü’minîn iki kutsal Caminin Hizmetkarı Genç Osman’a karşı yapılan yeniçeri isyanı da bir nevi napolyon paylaşımı yüzünden çıkmıştı. Zira paranın sahibi Napolyonu veriyor Bonapartı göstermiyor. Her yerde ve her devirde bu böyle. Bu da isyana neden oluyor tabii.

Çeri asker demek. Adları “Yeni askerler” olmasına rağmen bir sıkıntıları var, yeniliğe açık değil bu gafiller. Alınan kararlar gereği yapılan yenilikler Çerilerin arpalıklarının kesilmesine yol açınca Gencecik Roma Kayzeri Osman’ı yedi kule zindanlarında hapsedip, bacaklarını çimdikleyip hatta kulağını kesip, kement atarak boğdurmuşlardı. Oldukça sert hareketler, devir onu kaldırıyor demek.

Aynı yüzyılın ikinci yarısında ise sadece savaşta maaş alan Sarıca ve Sekban birlikleri barışta öpücük ile idare edilmeye çalışıldıysada, “barışta taş mı yiyeceezz”naraları ile kafalarına göre isyan çıkarıp ortalığı velveleye vermişler;

“Maaşın asgarisi bize kafi bari barışta onu verin efendim”nağmelerine cevap alamayınca Anadolu’da eşkiyalığın temelini atmışlardı.

Dikkat ederseniz silahlı birlikler zıplıyor genelde açlık ve yokluğa. Gariban halk kesimleri korkak ve ürkek yancı tadında. Gözlüyor, seyrediyor ve doğru eve. Etsiz ve sütsüz dokunuşlar.

20. yüzyılda ise İngiltere’de o dönemin gladyatörleri işçilere ancak 1918 yılında oy verme hakkı tanındı. Sandık var ama sen veremiyorsun. İşçisin sen işçi kal, sandık senin neyine demiş yıllarca Lordlar. Ne kadar acı. Asgari geçimin asgari maaşın demokratik olamayacak kadar asgari sefilliği.

Sanayi devriminden sonra grevler, fabrika oturma eylemleri, komünist hareketler, devrimler, sistem devirmeler. Daha halk esintileri taşıyan başkaldırılı asgari standartta buluşulan asgari yaşamlar.

Şimdi 21. yy da biz asgari ücreti tartışıyoruz. Ya da tartışmamayı seyrediyoruz. Gladyatörler; seyirci tribününden kendi kaderlerini belirleyen köle tüccarlarına ne kadar etki edebiliyorsa, günümüz işçileri tv den seyrettikleri takım elbiseli, tokalaşmalı, ön iliklemeli toplantılara o kadar etki edebiliyor.

Ne kadar tuhaf değil mi ?