Samsunspor’un bu sezonki en büyük kazanımlarından biri kuşkusuz Anthony Musaba…

Hollandalı yıldız her pozisyonda rakip savunmayı titretiyor.

Topla driplingi, ivmelenmesi, dar alanda adam eksiltmesi ve dikine oyunu… Hepsinin toplamı Musaba’yı Süper Lig’in “en farklı profillerinden biri” haline getiriyor.

Yüksel Başkan’ın söylediği gibi: “Ligin içinden geçiyor.”

Ve aslında bu söz bir abartı değil.
Musaba’nın temposu Süper Lig ölçülerinin üzerinde.
Bir kenar oyuncusundan çok daha fazlasını veriyor:

· Savunma arkasına koşu

· Geri dönüş presi

· Hücumda yön değişimi

· Rakibi tehdit eden hız

Samsunspor’un oyunu genişletme, ön bölgede delici bir tehdit yaratma ve skor üretme çabası Musaba ile bambaşka bir seviyeye taşındı.
Bu takımın Avrupa’ya giderken ihtiyaç duyduğu enerji tam olarak buydu.

Ve çok net söyleyeyim:

Bu ligde Musaba gibi bir profil kolay kolay bulunmaz. Samsunspor’un bugünkü fark yaratan gücü o.

Konyaspor Samsunspor 2025 3

xxx

Thomas Reis: Bu Şehrin Teknik Direktörü

Musaba’nın yükselişinde en büyük pay sahiplerinden biri Teknik Direktör Thomas Reis…

Reis’in son röportajında söylediği bir cümle, aslında şehrin ona olan sevgisinin karşılığını gösteriyor:

“Samsunspor’da çalışıyor ve bu ülkede görev yapıyor olmaktan çok mutluyum.”

Ve devamında…
Eşinin bile Türkiye’ye aşık olması…
Şehrin ona gösterdiği sahiplenme…
Reis’in futbol felsefesinin kısa sürede takımla bütünleşmesi…

Bütün bunlar bize şunu söylüyor:

Samsunspor, tarihinin en doğru teknik direktör tercihini yaptı.

Evet, bunu rahatlıkla yazıyorum:
Reis, bu kulübün son yıllardaki değil, tüm tarihinin en iyi teknik adamlarından biri.

· Oyun disiplinini yerleştirdi.

· Takım savunmasını modern bir çizgiye çekti.

· Oyuncu gelişimini hızlandırdı.

· Kendi oyun kimliğini oturttu.

Samsunspor’un geleceği Reis’in varlığıyla çok daha güvenli.
Yönetimin, taraftarın ve şehrin, Reis’i kaybetmemek için üzerine düşeni yapacağına dair en ufak bir şüphem yok.

Bu şehir ona inanıyor.

Ve Reis de bu güveni boşa çıkarmıyor.

Thomas Reis Spor Sektoru Dernegi 2

xxx

Kilo, Obezite ve Gerçek Mesele: Çevremiz Bizi Şekillendiriyor

Johann Hari’nin “Çalınan Dikkat” kitabında obezite üzerine yaptığı sistemsel analiz, sadece bireyler için değil, şehirler ve toplumlar için de çok önemli bir gerçeği ortaya koyuyor:

“Obezite tıbbi bir sorun değil; çevresel ve kültürel bir salgın.”

Bu cümle çok iddialı görünebilir.
Ama bilimsel veriler ortada:

· Kilo verme girişimlerinin %95’i 1-5 yıl içinde geri dönüyor.

· Çünkü sorun bireyde değil, çevrede.

· Yediğimiz gıda değişti.

· Şehirler yürümek için değil, arabaya mahkum olmak için tasarlandı.

· Stres ve kaygı, yeme davranışını tetikliyor.

· Abur cubur ucuz ve kolay ulaşılır; sağlıklı gıda pahalı.

· Reklam endüstrisi çocukların damak tadını bile şekillendiriyor.

Bütün bu tablo bize şunu anlatıyor:

“Kendine hakim ol” demek, asansör bozukken 20 katlı binayı çıkmasını beklemek gibi… Sorun merdivende değil, binanın tasarımında.

Norveç, Danimarka ve Hollanda gibi ülkelerde obezitenin düşük olması tesadüf değil.
Çünkü o ülkeler:

· Sağlıklı gıdayı kolaylaştırıyor

· Şekerli gıdaya sınırlama getiriyor

· Yürünebilir şehirler inşa ediyor

· Stresi azaltan sosyal politikalar uyguluyor

Sorunun kaynağına iniliyor.

Bizde ise birey suçlanıyor.
“Az ye, çok hareket et” deniyor.
Oysa mesele bundan çok daha büyük.

Günün Özeti

Musaba’nın hızı, Reis’in aklı ve kitabın anlattığı çevre gerçeği…
Hepsi aslında aynı yere çıkıyor:

Doğru ortam yaratıldığında başarı da gelişim de kaçınılmaz oluyor.

Samsunspor bugün bunun en güzel örneği.
Ve şehrin yaşam biçimi için de aynı prensip geçerli.