Beşiktaş’ın köklü bir geçmişi var.
Müzesinde şampiyonluk kupaları var.
Arkasında çok büyük bir taraftar kitlesi var.
Hepsi doğru ama birkaç sezondur ciddi yönetim sorunları yaşıyorlar ve sahadaki Beşiktaş takımı her geçen gün sıradanlaşıyor.
Beşiktaş camiası, “geçmişteki başarılar” ile “güncel gerçekler” arasında sıkışmış durumda.
Kabullenemiyorlar bu gerçeği.
İşte böyle bir sıkışmışlık ve kabullenememe ortamında oynandı Beşiktaş ile Samsunspor arasındaki karşılaşma.
Samsunspor, rakibin kaosundan faydalanarak hızlıca sonuca gitmek istedi.
İlk 15 dakikaya da üç pozisyon sığdırdı ama kaleci Ersin, Musaba, Ndiaye ve Holse’ye geçit vermedi.
Devrenin son çeyreğine kadar oyunun hakimi Samsunspor’du.
Öyle bir hakimiyet ki Beşiktaş, Samsunspor kalesine ilk şutunu 30. dakikada atabildi. Beşiktaş’ın oyununun ne kadar vahim olduğunu varın siz düşünün.
İlk yarıda yalnızca Cerny ile bir pozisyon üretebilen Beşiktaş, hakemin tartışmalı penaltısıyla hak etmeden ikinci yarıda üstünlüğü ele geçirdi.
Geriye düşmek Samsunspor’un işine yaradı.
Takım, ilk 30 dakikadaki enerjisini hatırlatan bir oyun sergiledi. Emre’nin kaçırdığı pozisyonun ardından Ndiaye, Beşiktaş’ın yaptığı hatayı fırsata çevirdi ve skoru dengeledi.
1-1’den sonra takımların reaksiyonu merak konusuydu.
Samsunspor, Holse ve Polat ile iki net gol pozisyonundan yararlanamadı. Maç 1-1 bitti ama İstanbul’dan alınan bir puan kimseyi memnun etmemeli; zira iki puan kaybedildi.
Yeri gelmişken bir tespit yapalım:
Samsunspor, istikrarlı ve dengeli bir takım. Oyunu güçlü, hocası muazzam. Thomas Reis, hepimizi gururlandıracak bir takım ortaya çıkardı.
Doğru. Ama bu takım Fenerbahçe, Rize, Beşiktaş maçlarında 6 puan kaybetti. Bu üç maç da kazanılabilirdi. Ligin ikinci yarısında umarım aranmaz bu kayıplar.
***
Bir Polat Yaldır Eleştirisi
Birkaç cümle de net pozisyon kaçıran Polat Yaldır için sarf etmek isterim.
Polat 23 yaşında. Thomas Reis, ona Samsunspor kadrosunda yer alma fırsatını verdi. Ancak görünen o ki, “yetenek” açısından yeterli değil.
Bu değerlendirmeyi Beşiktaş karşısında kaçırdığı pozisyona bakarak yapmıyorum. Sezon başından bu yana birçok defa sonradan oyuna girdi; ancak bir türlü “ben bu takımın parçasıyım” dedirtecek bir performans ortaya koyamadı.
Üzgünüm ama durum bu.
***
Bir Yüksel Yıldırım Eleştirisi
Samsunspor Başkanı Yüksel Yıldırım, TFF 2. Lig’den Süper Lig’e uzanan büyük bir başarı hikayesine imza attı.
Bugün, sadece paranın konuştuğu bir futbol endüstrisinde Samsunsporluların gurur duyduğu bir takım kurdu.
Yaptıklarını takdir ediyorum.
Ancak Sayın Başkan’a buradan bir sorum var: Beşiktaş maçı öncesi yaptığınız açıklamalar Thomas Reis’in, futbolcularınızın işini kolaylaştırdı mı, yoksa zorlaştırdı mı? Dağılmış, kaos içindeki Beşiktaş’ı motive etmeniz ne kadar doğruydu?
Doğru değildi sayın başkan!
Sakin bir zamanda takımın içindeki profesyonellere sorun; emin olun onlar da aynı şeyi söyleyeceklerdir.
Lütfen başka camialarla ilgili açıklamalardan vazgeçin.
Konuşmaktan kendinizi alamıyorsanız, lütfen sözlerinizi seçerek konuşun.
Onu da yapamıyorsanız, maçlardan önce değil, maçlardan sonra konuşun.
İnanın, hocanın ve futbolcuların işini kolaylaştıracaksınız.
***
Bir Candaş Tolga Işık Eleştirisi
Bu arada, sayın başkanı eleştirirken Beşiktaş’ta yöneticilik yapmış, medya sektöründe yer alan, mesleği iletişim olan Candaş Tolga Işık’a da bir çift sözümüz var.
Samsunspor Başkanını hedef göstermeniz, üstelik “bu adam” gibi ifadeler kullanmanız hiç hoş değil.
İşi iletişim olan birisi için bu, çok açık bir iletişim kazası.
Evet, Başkan Yüksel Yıldırım doğruları yanlış zamanda söylerken, bir de üstüne üslup hataları yapabiliyor. Ama eleştirirken daha özenli bir dil kullanmanız gerekmez mi?
İletişim işi yapanın üslubu da örnek olmalı.