Bazen bir şehir aynı haftada hem sahada hem sokakta hem de sanayide büyük sınavlar verir. Samsun için geride bıraktığımız günler tam da böyleydi.
Samsunspor dün akşam Beşiktaş deplasmanında 1-1 berabere kaldı ama bu skorun altını doğru çizmek şart:
Maçı kazanmaya yakın olan taraf açık ve net şekilde Samsunspor’du.
Ulusal basında çıkan yorumlar da aynı noktada birleşti:
“Samsunspor oyunu domine etti.”
“Samsunspor fiziksel olarak daha üstündü.”
“Maçın temposunu belirleyen taraf Samsunspor’du.”
Gerçekten de öyleydi.
Beşiktaş sahaya çıktı ama oyunu kuran, temposunu belirleyen hatta rakibi zaman zaman kendi sahasına hapseden takım Samsunspor oldu. Özellikle ikinci yarıda merkezi daha iyi kullanan ve kanat varyasyonlarıyla Beşiktaş savunmasını hataya zorlayan bir oyun vardı sahada.
Teknik Direktör Thomas Reis’in planı netti:
- Topu hızlı kazan
- Oyunu çabuk yönlendir
- Final paslarını hücum hattının hızına bırak
Bunu yaparken de topa sahip olma disiplininden hiç vazgeçmedi takım.
Bu karşılaşmada galibiyeti getirecek pozisyonlar da üretildi, yalnızca final dokunuşları eksikti.
Sonuç mu?
Final paslarındaki tercih hataları skor tabelasına etki etmiş olabilir ama oyun kalitesi, özgüven, pres direnci ve topa hükmetme becerisi, Samsunspor’un artık “büyük maç” oynamayı öğrendiğini gösteriyor.
Bu maç Samsunspor için 1 puan değil, 2 puan kaybıdır.
Ama oyun, mücadele, karakter…
Hepsi şunu söylüyor:
Bu takım büyüyor. Hem de hızla.
Candaş Tolga Işık’a Bir Hatırlatma: Bu Şehrin Adı SAMSUN
Gelelim maçtan bağımsız ama Samsunspor’u ilgilendiren ikinci konuya…
Candaş Tolga Işık’ın Samsunspor Başkanı Yüksel Yıldırım için kullandığı “Bu adam” ifadesi…
“Bu adam” ifadesi bir iletişimciye hiç yakışmadı.
Samsunspor senin katılamadığın Avrupa Konferans Ligi’nin lideri.
Süper Lig’de 6. sıradasın, Samsunspor 4. sırada.
Şu anda Samsunspor’un seviyesinde değilsin.
Bunu söylemek suç mudur?
Hayır.
Bu sadece gerçekleri ifade etmektir.
Ama bir spor kulübü başkanına “Bu adam” diye hitap etmek…
Bu cehalettir.
Hamasettir.
Üslup ve nezaket yoksunluğudur.
İşin özü şudur:
Samsunspor bugün Türkiye futbolunun yükselen markalarından biridir.
Birisi bunu kabul etmiyorsa, bu Samsunspor’un değil, onun eksikliğidir.
Spor yorumculuğu hamasetle değil, ciddiyet ve bilgiyle yapılır.
Kimse Samsunspor’un emeğine, başkanına ve camiasına parmak sallayarak laf söyleyemez.
Yeni OSB: Samsun’un Sanayide Sıçrama Hamlesi
Futbolun heyecanından çıkıp şehrin geleceğine baktığımızda ise karşımıza çok daha büyük bir fotoğraf çıkıyor:
Yeni Organize Sanayi Bölgesi artık tamamen doldu.
Bu, Samsun’un ihracat, üretim ve teknoloji liginde yeni bir kulvara geçtiğinin işaretidir.
9,5 milyon metrekarelik dev bir üretim alanı…
Otomotiv, makine, medikal ve plastik sektörlerini aynı çatı altında buluşturan yeni bir ekonomi üssü…
Samsun Valiliği’nin paylaştığı verilere göre Sampa Otomotiv’den Poelsan Plastik’e, Borsan’dan Başkaynak’a kadar büyük firmalar fabrikalarını yükseltmeye başladı.
Bu tablo kendiliğinden ortaya çıkmadı.
Burada üç isme özel bir paragraf açmak gerekiyor:
Mehmet Muş
Ankara ile kurduğu güçlü koordinasyon, yatırımcı dostu yaklaşımı ve projeyi sürekli takip eden vizyoner duruşuyla OSB’nin en büyük siyasi mimarlarından biri.
Samsun Valisi Orhan Tavlı
Süreç yönetimi, yatırımcıların sorunlarını bizzat çözmesi ve bürokrasiyi hızlandıran sahadaki liderliği sayesinde OSB’nin adeta motor gücü.
Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan
Ulaşım, altyapı ve şehir içi planlamada OSB’nin gelişimini destekleyen güçlü yerel politika hamleleriyle projenin görünmez kahramanlarından biri.
Bugün Yeni OSB yükseliyorsa, bu üç ismin emeği vardır.
Samsun Sadece Bir Şehir Değil, Bir Hikayedir
Sahada Samsunspor büyüyor…
Ekranda Samsun hak ettiği saygıyı istiyor…
Sanayide Samsun Türkiye’nin üretim üssüne dönüşüyor…
Bütün bu değişimin ortak bir anlamı var:
Samsun artık Türkiye’nin yeni yükselen merkezidir.
Sadece sporuyla değil, sanayisiyle, vizyonuyla, üretimiyle, karakteriyle…
Ve bu şehir daha yeni başlıyor.