Evinde ilk kez taraftarının karşısına çıkan Kocaeliler’in, agresif, inatçı ve yıldırıcı bir anlayış ile sahaya çıkması anlaşılabilir bir durumdu.

Tribünlerde hayli iteledi onları bu yönde. Çata çat bir oyun çıktı bu süreçte. Hiç geri durmadı Samsunspor’da.

Her iki takım için de kaliteli denilebilecek bir oyun çıkmadı belki ama tempo standartların üzerindeydi.

Gidişata dair ilk kırılma, Samet’in dozajını ayarlayamayarak yaptığı faul sonrası yaşandı. Duygularını kontrol edemedi Samet acemice.

Ama şu da var: Samsunspor oyunun kalan diğer kısmında, sahada bir kişi fazla olduğu hissini hemen hiç veremedi seyredenlere. Kafa yorulması gereken bir şey bu.

Oyuna hükmedebilmeliydi, yapamadı. Hükmedemedi zira; topu gezdiremedi süratle. Oyuna bir türlü ritim kazandıramadı bir de. Akan oyunu daha çeşitlendirebilirdi, olmadı. Problem, bir duran top ile çözülebildi ancak.

Burada Van Drangolen’in inatçılığından söz edilebilir. Öncesinde ki direkten dönen kafa vuruşu da bundandı. Öyle konsantre ki oyun ve duran toplarda, inatçılığından gelen bir şey bu.

Reis maç sonu ifade etti, o da memnun değil oyundan, bizler gibi oyuna dair beklentisi yüksek olanlar gibi…

Görülüyor, 11 yeni transferlerden isimler istiyor artık. Sahada daha güçlü ve dominant durmanın yolu buradan geçiyor.

Bazı oyuncular için 11’e veda etmenin zamanı geldi de geçiyor sanki.

Adaya ilk veda edecek ilk isim Celil gibi duruyor.

Çalışkanlık yetmiyor, topla da maharet istediği için bu oyun.

Sezon başlarında, bardağın boş tarafından çok, dolu tarafına bakmakta fayda vardır her zaman.

Tabii, kazanırken eksiğini ve gediğini görüp, tamir etme gayretinde olursan!