İmdada 28’deki su molasının yetiştiği söylenebilir öncelikle. Dimatta’nın sağ öndeki işlevsizliği aslında geçtiğimiz sezondan bilinen bir ayrıntıydı.

Reis’in bunu gözden kaçırması imkansız, ama nedense bu güdük tercihe yöneldi.

Dahası şu: Emre Kılınç da, hakim ayağının aksine terste daha verimli geçmişi olan bir isim. Rotasyon sonrası kıpırdanma ve topa önde daha süreli hükmetme, anlatıyor her şeyi zaten.

Bilemiyorum hocanın kafasındakini ancak, akla şu geliyor. Tomasson’un son çizgiye inme özellikli bir tarz olması nedeniyle önündeki oyuncunun penetrasyon ile ona koşu yolu açılsın diye…

Tomasson demişken; lig boyunca onu rakip ceza sahası içi ve çevresinde göreceğimiz muhakkak. Akıcı bir oyuncu, ayak kantarı da iyi. Ama savunması soru işareti sanki.

En dikkat çekici şey, Zeki’nin halen 11’in bir parçası olması.

Çok saygı duyuyorum kendisine, bir rol model, bir kimlik benim için. Ama adalelerinin onu artık bu seviyeler için taşıyabildiğini söyleyebilmek pek mümkün değil.

Mendes’in önemi burada devreye giriyor, ‘puzzle’ın bir bütüne dönüşebilmesi ona bağlı!

Eğer Zeki’nin önüne geçemeyecek bir seviyeden söz ediyorsak, transfer listesine yeni bir iki numara eklenmesi elzem.

İlk maçlar sonrası mükemmelliği aramak yersiz ve fantastik bir yaklaşım olur, hele yeni oyuncularınızın çoğu yoksa sahada…

Vasat oyun üzerinden değil, galibiyet üzerinden bakmak ve mutlu olmak lazım.

Ama Reis’in, Ntcham ve Holse’yi eşzamanlı kenara aldıktan sonra oyunun Ankaralılar’a geçmesi üzerinde düşünülmesi gereken bir şey.

Nihayetinde Gençler, bu sezon seyredeceğimiz en zayıf takımlardan biri gibi durdu sahada.