Bu, Atina’ya ikinci gelişim. İlk geldiğimde takımımız TFF 2. Lig’deydi. Bu sefer ise gezimiz turistik değil, tarihi bir an’a tanıklık etmek içindi.
EVET, ORADAYDIM. Samsun’dan 7 kişi uçağa bindik, İstanbul’da aramıza 3 kişi daha dahil oldu. Atina’nın merkezine metro ile gelene kadar 20 kişiyi geçmiştik. Mevcut tribünün yüzde 20’si beraber hareket ediyorduk.
Otelimize yerleştik, çantalarımızı bıraktık. Daha sonra buluşma saatine kadar Atina sokaklarında dolaşmaya başladık. Yolda bizi gören Panathinaikos taraftarları ve esnaflar “3-0”, “5-0” gibi skorlar dile getirdiler. Ancak onların dediği gibi olmadı! Muja ve Okan biraz dikkatli olsa çok değerli bir beraberlikle dönecektik.
Atina’da kısa bir şehir turundan ve karnımızı doyurduktan sonra, Panathinaikos kulübünün açıkladığı üzere, ilk modern olimpiyatların yapıldığı Panathinaiko Stadyumu’na doğru yola koyulduk. Bekleme noktasında bizi taşımak üzere 2 körüklü otobüs hazır bekliyordu. Gidiş saatine kadar bol bol hatıra fotoğrafı çektirip, tezahüratlar eşliğinde otobüslere bindik.
Polis eskortu eşliğinde yaklaşık 25 dakikalık bir yolculuk sonrası Atina Olimpiyat Stadyumu’ndaydık. Stad, olimpiyat stadı olmasından dolayı çok büyük inşa edilmiş ve büyük bir kapasiteye sahip. Ev sahibi takım için bile yalnızca belirli tribünler açılıyor.
70.000 kapasiteli stadda bize ayrılan yer 3.500 kişilikti. Ancak maçın vize isteyen bir ülkede olması, rakibimizin 6 gün kala belli olması ve kısıtlı zamandan dolayı pahalı uçak biletleri sebebiyle yaklaşık 120 kişi ile maçı seyrettik. Ama ara ara da olsa TV’ye sesimizi duyurduk, duyurabildik.
Saat 18.15 civarında stattaydık. Genel olarak Yunan polisi bize nazik davrandı, herhangi bir olumsuz durumla karşılaşmadık (bireysel olarak birkaç taraftar ufak tefek problemler yaşamış). Giriş kapısının hemen dışında kola, sandviç, cips ve suyun satıldığı küçük bir alan vardı ve yeterliydi.
İlk önce sahaya kalecilerimiz çıktı. Henüz saat erken olduğu için Panathinaikos tribünleri boştu ve Okan’a sesimizi duyurduk. O da bizi selamlamaya geldi. Daha sonrasında oyuncuları çağırmayı denedik ama sesimizi duyurmamız zordu. Ancak bir kişi hariç: Zeki Yavru. Çünkü o bizim orada olduğumuzu biliyor ve ne talep ettiğimizi çok iyi anlıyordu. Takıma direktif verip, takımın bizi selamlamasını sağladı.
Ve... 27 yıl sonra Avrupa’da santra yapıldı.
Aslında belki de tarihimizde ilk defa mı demek lazım bilemiyorum. Çünkü daha önce oynadığımız turnuvaların hiçbirisi bugün bildiğimiz anlamda UEFA organizasyonlarına eşdeğer değil. Ancak Intertoto Kupası’nı, daha uzun bir rotadan Avrupa Ligi ön elemesi olarak adlandırabiliriz. Bu kupada oynayan takımlar için sezon çok erken açılıyor ve buradaki maçlardan sonra 3 takım UEFA Kupası elemesine katılmaya hak kazanıyordu (birkaç kere format değiştirildi). Ancak sonraki yıllarda önemi azaldı. Sezonu erken açan takımlar çokça maç yaptığından erken form tutma sorunları yaşıyor, sezona iyi giriş yapsalar da sezon sonu bunun sıkıntılarını yaşıyorlardı. Ve nihayetinde kupa 2008 yılında kaldırıldı.
En azından milenyumdaki ilk maçımız olduğu kesin.
Santra yapıldı, ilk devre dengeli bir oyunla berabere bitti. Zaten Shakhtar – Pana maçlarını izleyen bütün Samsunspor taraftarları, maçta ezilmeyeceğimizi ve direneceğimizi biliyordu. Ardından ikinci yarı başladı. Tam bizim kale arkasının önünde Emre Kılınç korner kullanıyordu. Genelde bu durumlarda video çekerim, ancak içimi bir heyecan sardı ve çekmeme kararı aldım.
Avrupa deplasmanında atılan gol muazzam bir duygu! Yeni transferimiz, sol bekimiz Logi Tómasson (İzlanda), aynı soy ismini paylaştığı Danimarka’nın efsane santrforu Jon Dahl Tomasson gibi yükselip kafayı vuruyor ve bizi öne geçiriyordu! Golden sonra Panathinaikos taraftarları bir süre şoku atlatamadı. Avrupa arenasında boy göstermediğimizden maçın kolay geçeceğini düşünüyorlardı.
Ancak bir süre sonra, yine bir sol bek çıktı... Pana sol beki mükemmel bir vuruşla skoru eşitledi. İşte tam da bu anlarda Pana seyircisi uyandı adeta. Yaklaşık 15 dakikalık kesintisiz bir destek başladı ve rüzgar bir anda tersten esmeye başladı. Aslında bir şekilde gol yiyeceğimizi hissetmiştik. Ancak Samsun’a umudumuzu taşımak için bu golleri yememeliydik. Biraz şans, biraz da direkler buna izin vermeyecekti. Ancak basit bir hata ile geriye düştük.
Yalnız bu ikinci gol Pana seyircisini de rahatlatmış olacak ki, onların gol sevinci ile beraber yine maç izlemeye başladılar. Sonrasında rölanti bir oyunla en azından 1 farklı skoru tutmayı başardık.
Deplasmana gidenler bilir: Ev sahibi takım dağıldıktan epey sonra deplasman tribünü dışarı çıkabilir. Bu, Türkiye’de maalesef bir zulme dönüşmektedir. Hatta bazı statlarda hoparlörden müzik terörüne maruz bırakılmaktadır deplasman taraftarı. Burada bunların hiçbirini yaşamadık. Yaklaşık yarım saatlik bekleyişin ardından polis eşliğinde, aynı şekilde 2 otobüs olarak, polisler bizi aldıkları yere bıraktı ve dağıldık. Konaklayacak olanlar otellerine, uçuşları olanlar ise havalimanına doğru devam ettiler.
2. Gün – Atina Sokaklarında
Sabah odamızı boşaltıyoruz ve sırt çantalarımızı yükleniyoruz. Akşam uçağımız var. Başlıyoruz, yine uçak saatine kadar Atina sokaklarında gezmeye. Bize dün laf atan esnafları arıyoruz, neden 3–5 atamadıklarını sormak için ama bu sefer ortada yoklar!
Kaldığımız otel merkeze çok yakın. Metro ile Syntagma Meydanı’na gidiyoruz. Tam indiğimiz esnada asker değişim nöbeti var, kısaca onu izliyoruz. Sonra Ermou Caddesi’ne ilerliyoruz, yani bizim dilimizde Çiftlik Caddesi. Ailelerimize çeşitli hediyeler alıyoruz. Sonrasında karnımızı doyurmak için Monastiraki’ye iniyoruz.
Gezerken Panathinaikos’un resmi mağazasına denk geliyoruz. Birkaç hatıra eşyası alıp, çalışanları deplasman maçına davet ediyoruz. Hava sıcak, biraz da deniz kenarında oturup bir şeyler içelim diyoruz. Metro ile Pire’ye geçiyoruz. Aslında genel bir yanılgı olarak Panathinaikos – Olympiakos aynı şehrin takımları zannedilir. Ancak Atina ve Pire iç içe geçmiş, ayrı iki şehir. Aynı metro hatlarını ve ulaşım ağlarını kullanırlar.
Biraz deniz havası aldıktan sonra uçak saatimiz yaklaşıyor ve 3 numaralı metro ile direkt havalimanına doğru yola çıkıyoruz.
📍 Atina Hakkında Pratik Bilgiler ve Öneriler
📸 Gezilecek Başlıca Yerler
- Akropolis & Parthenon – Antik Yunan’ın simgesi.
- Akropolis Müzesi – Modern sunumlu, zengin içerikli müze.
- Syntagma Meydanı – Parlamento ve asker değişimi.
- Ermou Caddesi – Alışveriş ve şehir yürüyüşü için ideal.
- Monastiraki – Sokak kültürü, hediyelikçiler, lokal lezzetler.
- Plaka Mahallesi – Tarihi taş sokaklar ve tavernalar.
- Pire Limanı – Deniz havası ve balık restoranları.
🚇 Ulaşım: 3 Günlük Kart Bilgisi
- Bilet Türü: Ath.ena Ticket (Tourist Ticket – 72 Hours)
- Fiyat: Yaklaşık 20€
- Kapsam: Metro, otobüs, tramvay, troleybüs + 2 havalimanı geçişi.
- Nereden Alınır? Metro istasyonlarındaki makinelerden veya gişelerden.
- Dikkat: İlk kullanımda validatör makinesine okutulmalı.
🍽️ Mekân Tavsiyesi
Ta Karamanlidika tou Fani – Atina / Omonia
Hem restoran hem şarküteri. Yerel lezzetleri denemek için harika bir ortam.
- Ne yenir? Pastırmalı yumurta, ev yapımı peynirler, meze tabakları.
- Nerede? Sokratous 1 & Evripidou, Omonia’ya 5 dakika yürüme mesafesinde.
- Not: Küçük ve popüler, yer bulmak için erken gitmekte fayda var.
🍴 Yunan Mutfağından Seçmeler
🥗 Greek Salad (Horiatiki)
Feta peyniri, domates, zeytin, salatalık, zeytinyağı... Serinletici klasik.
🍖 Souvlaki
Şişte ızgara et. Genellikle pita, patates ve tzatziki ile servis edilir.
🥙 Gyro
Yunan döneri. Lavaş içinde et, tzatziki, domates, soğan ve patates kızartması.
🧀 Feta Saganaki
Kızarmış feta peyniri. Sıcak servis edilir, çıtır dışı ve yumuşak içiyle meşhurdur.
🥘 Moussaka
Kat kat patlıcan, kıyma, patates ve beşamel sosla yapılan fırın yemeği.
🍝 Pastitsio
Alt katı makarna, ortası kıyma, üstü beşamel sos. Yunan usulü fırın makarna.
🍲 Gemista
Pirinçle doldurulmuş domates ve biber. Fırında pişirilir, zeytinyağlı versiyonu da vardır.
🍤 Kalamari
Kızarmış ya da ızgara kalamar halkaları. Limon ve sosla servis edilir.
