Organize suç örgütleri, yalnızca yasa dışı faaliyetleriyle değil, toplumun en savunmasız kesimlerini hedef almalarıyla da geleceğimize yönelmiş büyük bir tehdit haline gelmiştir.
Bugün birçok suç örgütü, 18 yaş altı gençleri ve çocukları bir araç gibi kullanmakta; onları suçun içine çekerek adeta “geleceği zehirlemektedir.” Hukukun bu konudaki duruşu açık olsa da, uygulamada görülen boşluklar ve sosyal yapının zayıflığı bu tehlikenin büyümesine yol açmaktadır.
Hukukun Suç Örgütlerine Bakışı (TCK m.220)
Türk Ceza Kanunu, suç örgütü kurmak, yönetmek, üye olmak veya örgüt adına suç işlemek gibi fiillere ağır cezalar öngörür. Bu maddeler açıkça gösteriyor ki devlet, örgütlü suçu toplum düzenine yönelik ciddi bir tehdit olarak kabul etmektedir.
Örgüt Kurmak ve Yönetmek: 2 yıldan 6 yıla kadar hapis.
Örgüte Üye Olmak: 1 yıldan 3 yıla kadar hapis.
Örgüt Adına Suç İşlemek: Hem işlenen suçtan hem de örgüte üyelikten ceza alınır.
Örgüte Yardım Etmek: Üye olmamakla birlikte destek veren kişi, örgüt üyesi gibi cezalandırılır.
Silahlı örgüt olması veya kamu görevlilerine yönelmesi durumunda cezalar artırılır.
Ancak burada en dikkat çekici ve toplumu derinden yaralayan boyut, bu yapıların 18 yaş altı bireyleri kullanmasıdır.
Suç Örgütlerinin Çocukları Hedef Almasının Nedenleri
1. Ceza Sorumluluğunun Sınırlı Olması
Türk Ceza Kanunu’na göre 18 yaş altı bireyler farklı ceza rejimlerine tabidir:
12 yaş altı çocukların cezai sorumluluğu yoktur.
12-15 yaş arası çocukların cezası, algılama yeteneklerine göre belirlenir.
15-18 yaş arası gençlerin cezası ise yetişkinlere göre indirimlidir.
Bu durum, suç örgütlerinin çocukları "en az riskli insan kaynağı" olarak görmesine yol açmaktadır. Onlara gözcülük, uyuşturucu taşıma, hatta tetikçilik yaptırılmaktadır.
2. Aidiyet Arayışı ve Sosyal Zafiyetler
Ekonomik yoksulluk, eğitimsizlik, aile içi çatışmalar ve sokak kültürü, çocukları suç örgütleri için kolay hedef haline getirmektedir. Gençler bir “ait olma duygusu” ararken kendilerini bir suç şebekesinin parçası olarak bulabilmektedir.
3. Kolluk Kuvvetlerinin Algısını Aşma
Çocuklar genellikle masum kabul edilir. Bu nedenle suç örgütleri çocukları taşıyıcı, kurye veya haberci olarak kullanarak görünmez olmayı amaçlar.
Bu Tehlikeyi Durdurmak İçin Ne Yapmalıyız?
1. Hukuki Önlemler Güçlendirilmelidir
Çocukları suç örgütlerinde kullanmak, özel bir suç olarak tanımlanmalı ve ağırlaştırılmış cezalar getirilmelidir.
Suç örgütlerinin çocukları suça teşvik etmesi “çocuğa karşı işlenmiş ağır bir suç” sayılmalıdır.
2. Sosyal Koruma Politikaları Geliştirilmelidir
Riskli bölgelerde okul-terk izleme sistemi, gençlik merkezleri, spor ve sanat programları yaygınlaştırılmalıdır.
Sokakta yaşayan veya eğitim dışına düşen her çocuk, devletin ve toplumun alarm noktası olmalıdır.
3. Erken Uyarı ve Rehabilitasyon
Aile içi şiddet, yoksulluk, madde kullanımı gibi göstergeler erken tespit edilmeli.
Bu çocuklara rehberlik, psikolojik destek, burs ve eğitim desteği sağlanmalıdır.
4. Toplumsal Bilinçlendirme
STK’lar, medya ve eğitim kurumları iş birliği içinde “Çocuğunu Koru, Toplumu Koru” temalı kampanyalar düzenlemelidir.
Toplum, bir çocuğun suç örgütüne yönelmesini yalnızca bireysel bir dram olarak görmemeli; bu durumu toplumsal bir alarm olarak kabul etmelidir.
Bir Çocuğu Kaybetmek, Geleceği Kaybetmektir
Bir çocuğun suç örgütleri tarafından kullanılmasına göz yummak, yalnızca o çocuğun hayatını değil, toplumsal düzeni, adaleti ve geleceğimizi de tehlikeye atmak demektir. Çetelerin hedef aldığı her çocuk, bizim ilgimizi eksik bıraktığımız bir evladımızdır. Bu nedenle:
Hukuk kararlı olmalı, devlet önleyici adımlar atmalı, toplum ise vicdani sorumluluğunu yerine getirmelidir.
Güçlü bir gelecek; çocuklarını koruyan, onları suçtan değil üretimden, karanlıktan değil eğitimden yana büyüten bir toplumla mümkündür.