Futbol konuşmak istiyoruz ama buna izin verilmiyor Türkiye’de.
Aynı oyunu izlemiyoruz. Aynı kuralları da yaşamıyoruz.

Kaostan, olumsuzluktan, krizden ve komplo kültüründen beslenen bir futbol ortamında, oyun değil; oyun dışı her şey konuşuluyor.

Samsunspor’un Galatasaray karşısındaki ikinci yarı reaksiyonunu konuşmak isterdim.
Önde kurduğu baskıyı, oyunun mesafesini kısaltmasını, kenar organizasyonunu, pres tetikleyicilerini, saha yerleşimini.

Ama izin vermiyorlar ki konuşalım.

Bu Pozisyon Samsunspor Ceza Sahası’nda Olsaydı?

Çok basit bir soru:
O pozisyon Samsunspor ceza sahasında yaşansaydı oyun devam eder miydi?

Cevabı herkes biliyor ama kimse yüksek sesle söylemek istemiyor.
O yüzden cevap şöyle veriyorum:

VAR’ın bile görmediği bir penaltıyı Türkiye’de herkes gördü.
Hatta Galatasaraylıların önemli bölümü bile gördü.

Tek işini yapması gerekenlerin ise üç maymunu oynadığını izledik.

Bu artık hakem hatası değil, alışkanlık.

Kimse adaleti istemiyor, herkes adaletsizlikten pay kapmaya çalışıyor.

Bu cümle Türk futbolunun röntgenidir.

Çok açık söylüyorum:
Elin bu kadar açık olduğu bir pozisyonda bile penaltı çalınmıyorsa, sözün bittiği yerdir o.

Türk futbolunu kapatın.

Dün Emre Kılınç’ı İdam Ettiniz, Bugün Özür Borçlusunuz

Geçmişte “niyet okuyarak” darağacına gönderilen Emre Kılınç’ın bugün aynı linç kültürünün mağduru haline gelmesi, aslında büyük fotoğrafın özeti.

Önyargının nasıl bir zehir olduğunu, insanların nasıl kolay itibarsızlaştırıldığını, futbolun nasıl duygusal reflekslerle yönetildiğini gördük.

Bugün ona karşı bir özür borcu olduğunu söylemek bile az.
Çünkü dün linç ettiğiniz oyuncunun bugün haklı çıkması, önyargının bir hastalık olduğunu tescilledi.