Son yıllarda doğaya, toprağa ve emeğe dönüş giderek daha fazla konuşuluyor.
Betonlara sıkışmış şehir yaşamı, insanların toprağa basma, dalından meyve koparma, doğal ürünlerle beslenme arzusu artıyor. Avrupa’da bu dönüşüm, birçok şehirde halkla bütünleşen doğal yaşam alanlarıyla hayata geçmiş durumda.
Geçtiğimiz günlerde Hollanda’da ziyaret ettiğim “Fruittuin van West” adlı bir çiftlik, bunun en somut örneklerinden biri. İnsanlar bisiklet ve arabalarıyla gelip, doğanın içinde kahvaltı yapıyor, çocuklar toprağı tanıyor, meyve-sebzesini dalından koparıyor.
Her şey sade, geri dönüştürülebilir malzemelerle yapılmış; kompost üretimi, solucan gübresi, çocuk oyun alanları ve doğal ürün satışı bir arada.
Bu tabloyu görünce aklıma ilk gelen, Samsun’da tanıdığım değerli bir üretici oldu: Meyveci Dede
Meyveci Dede: Çağdaş Zamanın Aydın Köylüsü
Samsun’da doğayla iç içe bir yaşam alanı kuran Meyveci Dede, sadece ürün yetiştiren bir çiftçi değil.
Kendi üretimini yapıyor, aracı olmadan doğrudan halka sunuyor. Doğal bir ortamda ailelere kahvaltı hizmeti veriyor, üretimle turizmi birleştiriyor.
Disiplinli, dürüst, ilkeli bir üretici ve aynı zamanda bir iş insanı.
Ona göre üretim sadece geçim değil, bir duruştur.
Hollanda’daki sistemler çok büyük bütçelerle kurulmuş olabilir, ama bizim elimizde çok daha kıymetli bir şey var: Emek, toprak, bilgi ve gönül.
DOYAK: Doğal Yaşam Köyleri Projesini Neden Başlattık?
Ben de bu bilinçle yola çıkarak, Samsun’un İlkadım ilçesine bağlı Gürgendağı Mahallesi’nde aynı düşüncelerde birleştiğim dostlarımla “DOYAK – Doğal Yaşam Köyleri” projesini başlattık.
Amacımız, sadece tarım değil; üretimle, doğayla, eğitimle, çocuklarla, kadınlarla iç içe yaşanabilir bir hayat alanı kurmak.
Bu proje;
Doğal tohumları yaşatmayı,
Kadınlara ve gençlere üretim alanı açmayı,
Çocuklara doğa eğitimi vermeyi,
Kentten kırsala bilinçli bir dönüş başlatmayı,
Kooperatifler ve dayanışma modeliyle ekonomik bağımsızlık sağlamayı hedefliyor.
DOYAK, bir hayal değil. Şu anda Gürgendağı’nda fiilen başlattığımız bir model. İlk tohumlar toprağa atıldı, yakında oraya gidilip gözlemlerde bulunacağız, halkla imece ruhu yeniden kuruluyor.
Her İlçede Bir Doğal Yaşam Alanı Neden Olmasın?
Hollanda’da her şehirde benzer yaşam alanları kurulmuşken, biz neden her ilçemizde kendi halkımıza ait, kendi doğamıza uygun, bizden doğan modelleri kurmayalım?
Gördük ki toprak bizde, bilgi bizde, emek bizde.
Eksik olan sadece doğru plan, dayanışma ve inanç.
Biz “Meyveci Dede” gibi üreticilerin çoğalmasını, köylerin yeniden canlanmasını, çocuklarımızın doğayla büyümesini, kadınların ve gençlerin üretimin içinde yer almasını istiyoruz.
Ve bunun hayalini kurmakla yetinmiyor, adım adım gerçekleştiriyoruz.
Son Sözüm Şudur:
Ticaret zincirlerine değil, toprağın bereketine güvenelim.
Sofralarımıza sadece ürün değil, emek gelsin.
Çocuklarımız domatesi rafta değil, dalında tanısın.”
Bu çağrıyı duyan herkesi doğal yaşamı savunmaya, üreticilere destek olmaya, DOYAK’a katılmaya davet ediyorum.