Samsunspor’un Süper Lig’e dönüşüyle başlayan yükseliş hikâyesi, ikinci sezonunda Avrupa biletiyle taçlandı. Bu başarıyı yalnızca skorlarla değil; teknik adam tercihleri, tribün refleksleri, yönetim vizyonu ve futbol felsefesi gibi pek çok açıdan değerlendirmek gerekiyor.
Günaydın Samsun Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Canbulat sordu, spor adamı Hakkı Yeşilyurt yanıtladı.
Yeşilyurt, sezonun perde arkasını isimler üzerinden değil, sistemler ve yaklaşımlar üzerinden okudu. Gisdol-Reis farkı, Yüksel Yıldırım’ın etkisi, tribün kırılması ve Sivasspor maçıyla sembolleşen döngü…
Hepsi bu özel röportajda samimi, keskin ve düşündürücü ifadelerle yer buldu.

Röportajdan Öne Çıkan Cümleler!
✅ "Reis ve öğrencileri şapkadan tavşan çıkardı!"
✅ "Yüksel Yıldırım, silgisi kaleminden önce bitmeyen bir başkan!"
✅ "Galibiyetin sahibi çoktur, mağlubiyet ise yetimdir."
✅ "Eskinin kemik tayfası kendilerini nadasa bıraktı!"
✅ "Beşiktaş da aynı maharetle Samsunspor’u potanın içinde tuttu."
✅ "Maalesef o dramatik günde sınıfta kalanlar oldu."
✅ "Oradaysan zaten başarılı olmuşsundur!"

Samsunspor’un Başarı Hikâyesi: Şapkadan Tavşan Çıktı
❓ Samsunspor Süper Lig’deki ilk sezonunda ligde kalmayı başarmıştı. İkinci sezonunda ise Avrupa bileti aldı. Transfer yasağına rağmen elde edilen bu başarıyı nasıl yorumluyorsunuz?
Sezonu bir ‘peri masalı’ olarak tanımlarsak sanırım hata yapmış olmayız. Başarı; maliyet + imkân ve performans denklemi ile anlatılır. Bu denklemden bakıldığında, sadece muadilleri arasında değil, görece çok daha güçlü kadrolara sahip takımlara nazaran gerek oyun gerekse de skorlar adına fark yaratmış bir Samsunspor’dan söz edilebilir.
Ligde Kalma ve Avrupa Bileti Arasındaki Fark
Kabul etmek gerekir ki, gelinen noktada ligin vasatı aşmayan kalitesi de buna neden oldu. Ama bunu salt diğerlerinin başarısızlıkları üzerinden okumaya çalışırsak, ortaya konulan emeğe ve beceriye haksızlık ve saygısızlık etmiş oluruz. Zira, tanımlanabilir bir başarı hikâyesi vardı ortada. Hem de, transfer tahtasının kapalı olduğu bir dönemde…
Sezonun bu bölümüne kadar eleştirilebilecek yönler de yok değil. Misal, yaşanan kırılma sürecinin daha önceden kontrol altına alınabilmesi gerekirdi. Bir doygunluk hissi oluştu. Son derece doğaldır bu. Rotasyona yönelik yokluklar da eklenince buna, sezonun ilk bölümündeki Samsunspor ile sezonun ikinci bölümündeki Samsunspor arasında gündüz ile gece gibi bir fark oluştu. Bu farkın oluşmasında, soruna verilen reaksiyonun gecikmesi etken oldu.
Ezcümle şudur aslında: Reis ve öğrencileri şapkadan tavşan çıkardı!

Marcus Gisdol ve Thomas Reis Farkı
❓ Geçen sezon kötü bir başlangıç yapan Samsunspor, Marcus Gisdol’le toparlanmış ve ligde kalmıştı. Bu sezon ise Thomas Reis yönetiminde Avrupa’da oynamaya hak kazandı. Alman teknik direktörlerin katkısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gisdol ile Reis’i oyuna dair temelde ayıran iki etken vardı: Reis, topu talep eden bir teknik adam. Gisdol ise, oyuncularından topu eveleyip gevelemeden direkt rakip alana göndermeyi ve orada kaos yaratarak sonuca gitmeyi hedefleyen bir teknik adamdı.
Bir anlamda Gisdol pragmatikti. Ama Gisdol’un oyuna dair temel felsefesinin bu olmadığını da biliyoruz. Onu Samsunspor’da bu oyuna iten ana faktör, takıma geç katılması ve sezon öncesi ana felsefesini oyuncularına aktarabilecek zamanının olmayışıydı.
Gisdol’un Pragmatik, Reis’in Yapılandırıcı Oyun Anlayışı
Öte yandan, Gisdol gibi başarılı olmuş bir teknik adamın ardından görev almak, neresinden bakarsanız bakın zor bir durum. Hakkını teslim etmek gerekir. Reis şunu kusursuza yakın yaptı:
Hemen her oyuncusundan maksimum verim almayı bildi. Bu lig için yeterlilikleri tartışılır isimler de dahil buna… Bu, büyük bir antrenörlük başarısı. Bir de Tait’i sisteme entegre edebilseydi, tadından doyulmaz bir durum oluşacaktı.
Ama, her şeyden önce alkış alması gereken ayrıntı, önce Gisdol ardından Reis tercihi yapan zihniyet. Yüksel Yıldırım kulübün lideri, Fuat Çapa da profesyonel organizasyonun başı olarak, ‘çoban ateşi’ni yakarak kulübe ciddi bir seviye atlatmayı bildiler.

Bu Başarının En Büyük Payı Kimde?
❓ Başarının sahibi çoktur. Başarısızlık öksüzdür, yetimdir diye bir söz var. Samsunspor başarılı bir sezon geçirdi. Bu başarının sahibi ya da sahipleri kimlerdir ? Başarıda en büyük pay kime ait? Başkan mı? Teknik direktör mü? Futbolcular mı?
Galibiyetlerin sahibi çoktur, mağlubiyetler ise yetimdir der İspanyollar. Başarısızlık kendisine hep kurban arar. Çoğunlukla da teknik adamlar olur bu. Psikolojide şöyle bir yaklaşım vardır: Zincirin sağlamlığı en zayıf halkası kadardır. Gelinen nokta gösteriyor ki, halka gerçekten sağlam; halkayı oluşturan unsurlar zayıf değil.
Yüksel Yıldırım ve Fuat Çapa'nın Rolü
Eğer ortada doğru bir organizasyon şeması varsa, bunun müsebbibi liderlerdir. O nedenle Yüksel Yıldırım, ilk tebrik edilmesi gereken kişi. Hem de kimi zaman camianın sinir uçlarıyla oynayan, maksadını aşan açıklamalarına rağmen… Ben Yüksel Yıldırım’a şuradan bakıyorum: Yüksel Yıldırım, an itibarıyla silgisi kaleminden önce bitmeyen bir başkan.

Taraftar Etkisi ve Tribün Gerçeği
❓ Taraftarın bu başarıdaki rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Şurada net bir iddia koyabilirim ortaya: Bu takım geçtiğimiz sezon ligde kalmayı başardıysa eğer, bunda şehrin ve tribünlerin yarattığı sinerji çok etkili oldu.
Dikkatinizi çekmek isterim. Gisdol’un oyunu, yüksek tempo ve agresif yaklaşım isteyen bir oyundu. Topu kaybettikten sonra, mümkün olduğunca kısa sürede geri kazanmayı amaçlayan bir oyun…
Gisdol’un takımı yapabildi mi bunu? Hem de harika yaptı. Pasla mı başardı bunu? Yüksek enerji ile, öncelikle. Tabii, tribünlerin direkt sahaya yansıyan yüksek enerjisinin varlığıyla da…
Bu sezon için aynı şeyleri söyleyebilmek mümkün değil.
Seyirci sayısından belli zaten. Takım puantajda yukarı çıkarken, seyirci sayısının azalması ilginç. İlgililerin bunun üzerine kafa yorması gereken bir durum bu. Sosyolojik bir çıkarıma ihtiyaç var.
Kombine Fiyatları ve Batı Alt Tribün Krizi
Benim tespitim şu: Ciddi bir rüzgâr yakalanmışken, özellikle sosyo-kültürel seviyesi yüksek Batı Alt tribünü seyircisinin, fahiş kombine fiyatları nedeniyle kaçırılması doğru olmadı.
Sayın Başkan’ın bazı açıklamaları da etkili oldu bu uzaklaşmada. Bilakis şahidim. Eskinin kemik tayfası, kendilerini nadasa bıraktı!

Avrupa’da Başarı Mümkün mü?
❓ Avrupa’da başarı mümkün mü? Samsunspor Avrupa’da ne yapabilir?
Oradaysan, başarılı olmuşsundur zaten. Asıl olan da bu. Bu nedenle skorlar ne olursa olsun, her Samsunsporlu takımıyla gurur duymalı; bu tablonun mimarlarını ayakta alkışlamayı kendisine borç bilmelidir.
Avrupa Kupalarına Sürdürülebilir Katılım Neden Önemli?
Burada önemli olan, bu gibi turnuvaların gediklisi olmayı becerebilmektir. Yani, Avrupa kupalarına katılım konusunda sürdürülebilir bir istikrar ortaya koyabilmektir. Büyük ve saygın kulüp olabilmenin olmazsa olmaz gereklerinden biri budur. Yoksa, kuşun taşa çarpmasını bekleyerek geçen bir ömrün parçası olursunuz.

Üçüncülük Şansı ve Kader Maçları
❓ Samsunspor şu an Avrupa’da oynamayı garantiledi. Ancak hangi kupada oynayacağı belli değil. Beşiktaş ile üçüncülük için rekabet halinde. Kalan 3 haftada üçüncülük şansı ne kadar gerçekçi?
Bunu aslında kendi elleriyle zora soktu Samsunspor. Beşiktaş da aynı “maharetle” Samsunspor’u potanın içinde tuttu. Ben BJK’nin kalan 3 maçını da kazanabileceğine ihtimal vermiyorum. Öyle bir çeperi yok. Kaybetmeleri muhtemel…
Fatih Tekke’nin Kararı Samsunspor’a Yarayabilir mi?
Biz 3 maçı da kazanabilir miyiz, o da şüpheli. Ama eğer üçte üç yapabilirsek, bu iş olur! Fatih Tekke’nin kupa maçı sonrası “Artık genç oyunculara fırsat vereceğim” yaklaşımı da bir şans.

Sivasspor Maçı ve 2012’nin Rövanşı
❓ Bu hafta rakip Sivasspor. Samsunspor, üçüncülük, Sivas ligde kalmayı hedefliyor. 12 yıl önce Samsun’da Sivas’a yenilerek küme düşen Samsunspor, şimdi Sivas’ı küme düşürebilir. Kaderin cilvesi mi?
O maç dün gibi hatırımda, yanımda ağlayan insanlar da… Bu sadece futbolun değil, hayatın da bir döngüsü. Araplar’ın bir lafı var: Men dakka dukka. Yani, eden bulur!
Ben meseleye “Sivasspor o gün niye kazanmak için elinden gelen çabayı gösterdi” yaklaşımıyla bakmıyorum. Her şeyden önce futbolun ‘fair’ yönü bunu gerektiriyordu. Bunu bu şekilde kabullendim hep. Doğrusu da budur.
Fair Play ve Oyuncu Tavrı Üzerine Bir Ders
Ama kabullenemediğim şey, Sivassporlu bazı oyuncuların o dramatik günde sergilediği abartılı sevinçti. Şık olmayan tarafı buydu. Nihayetinde karşındakilerin ruh hallerini dikkate alman gerekirdi. Bu da, ‘fair’ gerektiren bir durumdu; en az elinden gelenin en iyisini yapmak kadar…
Maalesef sınıfta kalanlar oldu. İlginçtir, döngü rolleri değiştirdi. Hayata dair çok önemli bir ders ve öğreti var aslında burada. Kinle değil de, akil bir bakış açısıyla bakabilirsek tabii.





