Kura çekildiğinde rakipleri kısaca anlatmıştım. Shakhtar’ın göründüğü kadar favori olmadığını, hatta Panathinaikos’un bir adım önde olduğunu belirtmiştim. Hatta Shakhtar’ın eşleşmelerde kart sorunu yaşayabileceğini de dile getirmiştim. Dileyen o yazıya buradan ulaşabilir.
Sonuç beklediğim gibi oldu ama oyun tam olarak benim beklediğim gibi akmadı. Turun hakkı bence Shakhtar’ındı ama tecrübesiyle Panathinaikos tur atlayan ekip oldu.
İşlerin İstediğimiz Gibi Gitmediği Dakikalar Olacak
Panathinaikos, hakemle oynamayı seven ve amiyane tabirle kan kokusunu aldığında saldıran bir takım. Saha içinde beklediğimden daha fazla problemleri var ama bu tecrübeleri onların tur öncesindeki en büyük silahı.
Bana göre işler kötü giderken nasıl reaksiyon göstereceğimiz turun anahtarı olacak. Ne olursa olsun oyun disiplininden kopulmamalı ve rakiple asla “kavgaya” tutuşulmamalı. Mümkünse tartışma bile olmamalı. Bizi istedikleri frekansa çekerlerse sadece onların işini kolaylaştırırız.
Üretim Sorunları Bariz
Savunmada ve hücumda sorunları olduğu biliniyordu. Özellikle hücumda bir hareketlilik sorunu göze çarpıyordu. Sorunun Swiderski’nin 11’e monte edilmesiyle çözülebileceğini düşünmüştüm. Shakhtar maçlarına Swiderski 11’de başladı ama sorun devam etti. Bu problemin bir diğer sebebi; bu sefer de Bakasetas’ın sakatlanmış olmasıydı.
Shakhtar maçlarında gol yememiş olsalar da savunmaları bence sorunlu. Reaksiyonları geç veren stoperlere sahipler. Marius, biraz kıpırdansa ikisini de bozabilir, kart aldırabilir. Umarım bunu başarır.
Göster Kendini Muja
Emre Kılınç ve Carlo Holse’nin en azından ilk maçta sahada olması kolay değil. Anthony Musaba da sakatlıktan yeni çıkmış olacak ve muhtemelen ilk 11’de başlamayacak. Benim çok beğendiğim bir oyuncu olmasa da Musaba oynarsa bu maçta etkili olabilir.
Panathinaikos’un stoperleri gibi beklerinde de sorunlar var. Kotsiras, Shakhtar maçlarını bence kusursuz oynadı ama yeterli değil. Nitekim Panathinaikos da o bölgeye Milan’dan Davide Calabria’yı transfer etti.
Sol bekleri Georgios Kyriakopoulos benim İtalya döneminden beğendiğim bir oyuncu ama savunma dönüşleri hep problemli. Dolayısıyla Musaba, burada istediği alanları bulabilecekti ve çok etkili bir oyun oynama ihtimalini artıracaktı. Ancak ne yazık ki büyük ihtimalle sahada olmayacak. Bu durumda olağan şüpheli sağ kanatta oynadığında çok verimli gözükmese de: Arbnor Muja.
Muja’nın takımdan ayrılmak istediği bilinen bir gerçek. Bizim de Muja’yı göndermek istediğimiz biliniyor. Ancak teklifler konusunda herhangi bir adım atılmış değil. Bu kadar eksik varken, şans Muja’nın ayağına gelecek ve Muja da gerçekten takımdan ayrılmak istiyorsa bu maçlarda kendini gösterecek ve herkes mutlu ayrılacak.
Muja’nın Süper Lig’de yaptığı istatistiğin değeri sınırlı kalabilir ama Panathinaikos karşısındaki oyunu en kötü ihtimalle Yunan ekiplerinin dikkatini çeker. Bildiğim kadarıyla Yunan ekiplerinden Aris, bu sezon daha fazla yatırım yapıyor ve bir kanat oyuncusu arıyor. Neden olmasın?
Sahada Disiplin, Tribünde Eğlence
Sahada disiplinin önemini yeterince anlattım, tribün ise bence tamamen eğlenceye odaklanmalı. Her şey ters gitse, farklı kaybetsek bile Atina deplasmanındaki her saniyenin tadı çıkarılmalı.
15 yıl önce Tavşanlı Linyitspor maçında Hüseyin Kalpar ile tribünün tartışması aklıma geliyor. O günlerden Atina deplasmanına... Böyle düşününce sonucun hiçbir önemi kalmıyor.
Kısacası, önemli olan varış değil, yolculuğun kendisidir. Keyfini çıkarın…