Siyasi Ayrışma ve Partizanlığın Toplumu Bölmesi

Siyasi ayrışmalar doğal bir farklılık zenginliğiyken, partizanlık ve kutuplaşma ile birleştiğinde toplumun dokusunu zayıflatır.

İnsanlar birbirini “insan” olarak değil, “kimlik” olarak görmeye başlar. Bu en tehlikeli körlüktür; çünkü kimlikler büyür, insanlık küçülür.

Ayrışmanın ilk yıktığı değer güvendir. Komşu komşuya, halk devlete, gençler geleceğe güvenini kaybeder. Güven çöktüğünde toplumun ayakta kalması imkânsızlaşır. Kutuplaşma, hakikatin değil duyguların belirleyici olduğu bir ortam yaratır; doğruya göre değil, “bizden olana göre” karar verilir. Bu durum devleti de toplumu da felç eder.

Partizanlığın psikolojik etkisi daha ağırdır. İnsan gerçekleri değil, ait olduğu grubun duygularını savunur. Buna “aidiyet körlüğü” denir. Bu körlük, toplumsal aklı yok eder; geriye sadece öfke, kuşku ve ayrışma kalır.

Oysa çözüm, ayrılıkta değil ortak sorunlar etrafında birliktedir. Halkın kuracağı yerel dayanışma meclisleri, üretim ve paylaşım temelli imece modeli ve siyaset üstü ortak akıl yapıları toplumu yeniden bir araya getirir. Hakaret, iftira ve düşmanlaştırıcı dilin suç sayılması; barışçıl, onarıcı bir toplum düzeni sağlar.

Birlik arttıkça güven yeniden doğar; üretim güçlenir; gençlerin umudu artar. Kaynaklar kavgaya değil, toplumsal faydaya yönelir. Birlik toplumun en büyük ekonomik, sosyal ve ahlaki sermayesidir.

{ "vars": { "account": "PASTE_ANALYTICS_ACCOUNT_ID" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }