Samsunda her amatör futbolcu gencin hayali, Samsunspor’a katılmaktı.
Çünkü o forma bize yalnızca sporculuk değil, Samsunluluk ruhu kazandırıyordu.
O yıllarda sahada mücadele başka türlüydü. Her pas, her koşu, her mücadele şehrin sevgisiyle bütünleşirdi. Taraftar oyuncusunu sadece bir sporcu değil, içinden çıkan bir kardeş olarak görür; futbolcu da sahada “şehrim için oynuyorum” diyerek her damla terini kutsal sayardı.
Bugün ise tablo bambaşka.
Samsunspor’un Panathinaikos maçını izledim, o eski ruhu göremedim. Sahadaki oyuncuların çoğu Türkçe bilmez, aralarında iletişim kopuk. Tribünle ve şehirle bağları zayıf.
Forma aşkı değil, para aşkı öne çıkmış. Oysa futbol sadece profesyonel kontratlarla değil, aynı zamanda kent ruhuyla oynanır.
Samsunspor, özüne dönmediği sürece bu sıkıntılar devam edecek.
Altyapısından yetişen gençlere değer verilmeli, sahada “ben Samsun için oynuyorum” diyen futbolcular çoğalmalı.
Çünkü bir şehrin takımı, ancak o şehrin evlatlarıyla büyür. Dün bu ruh vardı, bugün yok. Yarın yeniden doğacaksa, yol yine özünden geçecektir.