Körü Körüne İnanç İdeolojileri Bitiriyor Mu?

Dokuz belediye başkanın bir partiden başka bir partiye geçmesi...Kimi için stratejik bir hamle, kimi için ise ideolojik bir kopuş.

Peki ya gerçekte?

Bir zamanlar partiler bir ideoloji ile doğar, o ideolojiyi savunan kitleler ile ayakta

kalırdı. Bugün ise siyaset sahnesinde yaşanan gelişmelerde “ideolojiler eriyor mu?” sorusu yükseliyor.

Geçtiğimiz günlerde CHP’li dokuz belediye başkanının AK Parti’ye geçmesi siyasette dikkat çeken bir tabloyu gündeme taşıdı. Bu durum siyasette dengeleri değiştirirken, seçmen davranışlarını analiz edebilmek için kritik bir dönemi de beraberinde getirdi. Sağ-sol, laik-muhafazakâr, sosyal demokrat-liberal ayrımları keskin çizgiler ile hissedilir. Bu çizgiyi aşmak siyasetçi için büyük bir risk taşır.

Çünkü ideolojik bağlılık çoğu seçmen kitle için hassas bir taraftadır. Ancak “benim için parti önemli değil, önemli olan yaptığı işler.” diyen seçmenlere de, “destek görebilmek için bu partiden siyasete katılacağım.” açıklamasında bulunan siyasetçilere de özellikle belediye seçimlerinde hepimiz şahit olmuşuzdur. Bu durum ise aslında siyasette ideolojilerin giderek azaldığının örneği olarak karşımıza çıkar. Seçmen işine geleni tercih ederken, siyasetçi ise kazanma şansını arttırmak için ideoloji konusunu geri plana atıpesnek davranabiliyor.

Fakat göz ardı edilemeyecek kadar ideolojik bağlılığı olan seçmen kitle de var.

Peki ya bu fanatik seçmen öfkesi ne olacak?

“Sanat sanat için mi?” yoksa “toplum için mi?” tartışması 19.yy’ın ortalarından 20.yy’ın başlarına kadar sürmüştür. Siyasette de benzer bir soruyla karşı karşıyayız. Siyaset kendi içinde siyasetçiler arası bir oyun mu, yoksa topluma hizmet için kurulan bir olgu mu?

Bir siyasetçi seçmeninin sabır sınırlarını ve kırmızı çizgilerini iyi bilmelidir.

Hangi noktada seçmenin vazgeçebileceğini öngörebilmelidir. Fanatik seçmenlerinde kırmızı çizgilerinden bir tanesi ideolojileridir. Onlar ideolojilerinden taviz verilmesini affetmezler ve öfkeleri siyaseti de etkiler.

Bugünde dokuz CHP’li belediye başkanının AKP’ye geçmesi yalnızca siyasi bir transfer olarak kalmadı. Siyasetin sınırları, ideolojilerin gücü, seçmen davranışları gibi ölçütleri de gözler önüne serdi.

Bu geçiş tercihi belki bireysel bir karar olabilir ancak bu kararların toplamı, tolumun geleceğini de şekillendiriyor. İlkeler geri plana itildikçe geriye sadece siyasetin pragmatik yönü kalıyor. Asıl soru şu: Seçmen bu gidişatın neresinde duracak?

{ "vars": { "account": "PASTE_ANALYTICS_ACCOUNT_ID" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }