Bu hafta sizi, o dönüşümün içine doğmuş, onu çocukluk hayalleriyle yoğurmuş birinin hikâyesine götüreceğim: Kendime.
İstanbul’un kalabalık mahallelerinden birinde büyüdüm. O zamanlar elimde ne akıllı bir telefon vardı, ne de “yazılım” kelimesi günlük hayatımızda bir yer tutuyordu. Ama içimde tarif edemediğim bir merak vardı. Makinelere, ekranlara, tuşlara bastığımda cevap veren sistemlere karşı içgüdüsel bir ilgi…
Bir gün, babamla birlikte hurdacıdan aldığımız, neredeyse çöp sayılabilecek bir bilgisayar, hayatımın yönünü değiştirdi. O bilgisayar bazen açılır, bazen açılmazdı ama ben saatlerce başında oturur, “Bu nasıl çalışıyor?” diye düşünürdüm. Elektrik yoksa bile ekranına bakardım; çünkü hayal kurmak elektriksiz de mümkündü.
İlkokul yıllarında okuldan kalan zamanlarda bir fırında tezgahta çalışıyordum. Sabah erkenden gider, gelen müşterilere ekmek satardım. Fırının sıcaklığına rağmen içimde yanan asıl ateş, teknolojiye duyduğum tutkuydu. Bir gün, fırının sahibinin oğlu İsmail Abi, kullanmadığı bir bilgisayarı bana verdi. O anı hâlâ unutamam. O sadece bir cihaz değil, başka bir dünyaya açılan kapıydı.
Sonrasında İstanbul Beyazıt’taki Sahaflar Çarşısı yılları geldi. Harçlığımla aldığım eski yazılım kitapları, bilgisayar dergileri, disketler… Her biri elimde altın değerindeydi. Sayfaları sararmış, belki eksik ama içindeki bilgilerle dopdolu. Bugün baktığımda şunu çok net söyleyebiliyorum: O kitaplarda sadece kodlar değil, geleceğim yazılıydı.
Bugün, İstanbul’dan kalkıp Samsun’a teknoloji hizmeti veren biri olarak, genç mühendislerle birlikte yapay zekâ tabanlı çözümler geliştiriyoruz. Samsun Teknopark’ta kurduğumuz Xristal Yazılım sadece bir şirket değil; o hurdacıdan alınan bilgisayarın, tezgahta ekmek satarken kurulan hayallerin ete kemiğe bürünmüş hali.
Ama mesele sadece yazılım üretmek değil.
Asıl mesele şu:
Yapay zekâyı biz mi yöneteceğiz, yoksa başkalarının yönettiği bir dünyanın sadece kullanıcıları mı olacağız?
Bu yüzden her genç için ulaşılabilir teknoloji, her çocuk için bir “ilk bilgisayar” hayali kurmamız gerekiyor. Belki bir mahalle atölyesi, belki belediyelere bağlı kodlama sınıfları, belki Samsun merkezli yerli yapay zekâ projeleri… Ama mutlaka bir şey!
Yapay zekâ sadece bir yazılım değil; bu ülkenin bağımsızlık hayallerinin dijital yansıması. Biz bu hayali hurdacıda bulduk, kitap sayfalarında büyüttük. Şimdi ise onu Anadolu’nun dört bir yanında gerçek kılma zamanı.
---
Haftaya Cuma:
Yapay Zekâyı Samsun'da Nerede Kullanabiliriz?
*Belediyelerden sağlık merkezlerine, esnaftan eğitime kadar yapay zekâyla dönüşebilecek yerel çözümleri konuşacağız.
Unutmayın:
Yapay zekâ bir devrimse, bu devrimin merkezlerinden biri neden Samsun olmasın?
Ve unutmayın, bazen en güçlü teknolojiler, bir çocuğun sessizce kurduğu hayalden doğar.