Hakem kararlarına çok takılmayan, saha içinde kalmaya çalışan biriyim. Kulüplerin de bunu yapması gerektiğine inanıyorum. Ancak Galatasaray mücadelesinde son dakikadaki karar beni fazlasıyla rahatsız etti.
Senaryoyu şöyle kuralım; İstanbul’da son dakikaya 3-2 önde giriyoruz veya maç 2-2 devam ediyor. Aynı pozisyon bizim ceza sahamızda oldu. Hakem sizce ne karar verecekti? İşte beni rahatsız eden kısım da bu. %90 değil, %95 değil %100 olarak penaltı vereceğini düşünüyorum.
Hatta olayı biraz daha abartalım. Geçtiğimiz hafta Galatasaray, Fenerbahçe önünde kazansa bu kez son dakikadaki pozisyonumuzu penaltı olarak değerlendirme ihtimalleri artacaktı. Bu senaryoları Anadolu kulübü taraftarlarının tamamına sorun hepsi aynı şeyi düşünecek.
Taraftarların ötesinde hayatını İngiltere, Fransa ve İskoçya’da geçirmiş ve yalnızca 2.5 yıldır Türkiye’de oynayan Oliver Ntcham da aynı şeyi düşünüyor. Maç sonu açıklamasında, “pozisyon bizim kalemizde olsa farklı karar verilecekti” demekten çekinmiyor.
Bu düzenin değişeceğine dair umudum yok. Değişse de ben görür müyüm, benim çocuklarım veya torunlarım görür mü onu da bilmiyorum. Lakin basit bir eğlence aracı futbolda Türkiye özelinde adalete inanç her geçen gün biraz daha kayboluyor. Bu yüzden Galatasaray maçında yaşananlar ilk değil, kuvvetle muhtemel son da olmayacak…
Saha İçinde İki Farklı Devre
Hakem kararını bir kenara bırakarak maç konuşmak çok kolay olmasa da sahada enteresan iki devre izlediğimizi söyleyebilirim. İlk yarıda baskı kalitemiz korkunç bir seviyedeydi. Takımın bir bölümü baskıya giderken, bir bölümü pozisyon almaya çalışıyordu. Bu da orta sahada hatların kolay kırılmasına sebep oldu.
Satka’nın olmaması, Borevkovic’in kendini geri atarak oynaması takımda kopukluk yaratıyor. Bunun bir yansımasını ilk yarıda gördük.
İkinci yarıda ise Ntcham’ın oyuna girmesi ve takımın daha birlikte oynaması durumu değiştirdi. Kusursuza yakın bir performans gösterdik ve skoru da dengeledik. Ancak son dakikadaki gole engele olamadık.
Son dakikadaki golde bence ana sebep bir sol bekin sahada olmaması. Emre de Musaba da iyi niyetle savunmaya çalışıyorlar ama Barış Alper arkaya sızıyor. Yunus Emre yetişmeye çalışıyor ama o da uzak kalıyor. Ortada seken topta yayda Yunus Akgün’ü karşılayan kimse bulunmuyor. Onun içeri çevirdiği topta Borevkovic cesur olmayıp kafasını topa sokmuyor ve golü kalemizde görüyoruz. Borevkovic cesur mu kalamıyor yoksa oradan Osimhen’in o vuruşu yapacağını mı kestiremiyor orasını da tam bilemiyorum.
Sonuçta golü kalemizde gördük ve mücadeleyi 3-2 kaybettik. Üzüldük, sinirlendik ama hayat devam ediyor.
Galatasaray-Samsunspor Mücadelesinde Bireysel Performanslar
Son haftalarda takımda bir yorgunluk hissediliyor. Sezona iyi giren birkaç isim ciddi sorunlar yaşamaya başladı. Sakatlar da fazla olunca birkaç haftadır dağınık bir Samsunspor izliyoruz. Galatasaray mücadelesinde gözüme çarpan bireysel performanslar şu şekilde:
Logi Tomasson: Savunmada özellikle 1’e 1’de sorunlu olduğu biliniyordu. Bu sorunun en çok hissedildiği maç oldu ama gerçekten ona da kızamıyorum. Haziran’da takıma katıldı. Öncesinde Norveç Ligi’nde 9 lig maçına çıktı. Geldi, bizde bir daha sezon öncesi kampa katıldı ve tüm maçlarda oynadı. Kuzey liglerinden bir oyuncu alınıyorsa sezonun bu bölümünde fiziksel olarak düşme ihtimali göz önüne alınmalı. Artı onu 1’e 1 bırakmayacak bir düzen de kurulmalı. Bunların hiçbiri olmayınca olduğundan da kötü gözüküyor. Dinlenmeye ihtiyacı var ama yedeğimiz yok.
Toni Borevkovic: Guimaraes dönemini de bildiğim için kötü stoper olmadığını söyleyebilirim. Ancak önde baskı yaparken Borevkovic olmuyor. Bütün düzen bozuluyor. O oynarken farklı bir yapı kurmak lazım. Bu şekilde fazla sırıtıyor.
Okan Kocuk: Hiçbir şekilde baskıyı kaldıramıyor. Kötü kaleci değil ama daha yüksek hedeflerden bahsediyoruz. Okan ile daha yüksek hedefler bana gerçekçi gelmiyor. İyi niyetinden en ufak bir şüphem yok ama daha iyisi lazım.
Emre Kılınç: Maçta sevindiğim tek şey Emre’nin performansı oldu. Zaten her Galatasaray maçında diğer İstanbul ekibi taraftarlarının yorumlarının aksine çok iyi oynuyordu ama skor yapamıyordu. Bu maçta 1 gol ve 1 asistlik katkı yaptı. Skorun yanında oyun içinde de Kazım Can’a üstünlük kurdu. Kötü gecenin benim için en sevindirici performansı kendisinden geldi. Böyle devam…