Selanik
Öncelikle güncel ve önemli bir bilgi:
Temmuz 2025 itibarıyla Atatürk’ün evi restorasyonda ve şu an ziyarete kapalı. Restorasyon sürecinin bir süre daha devam edeceği söyleniyor.
Selanik’i bu ziyaretimle birlikte üçüncü kez görmüş oldum. Bu sefer ilk defa alışveriş odaklı bir deneyim yaşadım.
Ziyaret ettiğim alışveriş merkezleri:
· One Salonica Outlet
· Mediterranean Cosmos
Bu iki merkez, Avrupa’daki diğer örneklerine göre çok ucuz olmasa da, bazı mağaza ve markalarda özel indirimler yakalamak mümkün.
Elektronik ürünler konusunda da araştırma yaptık; Plaisio ve Public mağazalarına uğradık. Ürünler Türkiye’ye göre bazı kalemlerde daha uygun, ancak genel olarak Avrupa'nın diğer ülkelerine göre biraz daha pahalı. Yani alışveriş yapılabilir ama özel olarak teknoloji alışverişi için Selanik’e gitmeye gerek yok.
(Bu arada, elektronik deneyim kısmında oğlum Kuzey Şişik’in kaleme aldığı kısa bir yazı da bulunmakta.)
Daha önce Roermond, Roma, Münster (Hamburg yakınları) gibi büyük outlet bölgelerini görmüştüm. Buralar Selanik’e kıyasla daha uygun fiyatlıydı ama denk gelirse Selanik’te de güzel ürünler bulmak mümkün.
Samsun Tütün İskelesi
Kavala
Bir Samsunlu olarak Kavala deyince aklıma ilk gelen, günümüzde Bulvar AVM olarak kullanılan eski tekel binası oluyor. Çünkü Kavala’daki eski sigara fabrikası, neredeyse birebir aynısı, ama bir kat daha fazla.
Mübadele döneminde Kavala’dan Samsun’a ve Samsun’dan Kavala’ya çok sayıda insan göç ettiğinden, bu iki şehir arasında hâlâ güçlü kültürel bağlar var. Hatta bölgeye yakın bir yerde Nea Bafra (Yeni Bafra) adında bir yerleşim yeri de bulunuyor.
Bu, Kavala’ya altı yıl içinde üçüncü ziyaretim oldu. Her geçen yıl Türk turist yoğunluğu artıyor. Artık birçok restoranda Türkçe menü bulunuyor. Altı yıl önce gittiğimde sadece bir garson Türkçe biliyordu; şimdi neredeyse tüm personel az çok konuşabiliyor.
Yemek fiyatları Türkiye’ye göre bile oldukça uygun ve lezzet kalitesi çok yüksek. Ayrıca menülerde, İslami değerlere saygılı olacak şekilde hangi etin kullanıldığı da belirtiliyor.
Merkezdeki en meşhur Kavala kurabiyesi dükkanında çalışanlar neredeyse ana dili gibi Türkçe konuşuyor.
Ancak tüm bu sıcaklığa rağmen binaların üstlerine baktığınızda göreceğiniz gözyaşı simgeleri, Yunan annelerin Kıbrıs’taki kayıplarını anmak için orada. Şehrin giriş çıkışlarında ise Kıbrıs’taki savaş fotoğrafları bulunmakta.
Bu noktada, iki komşu ülke olarak hem dost hem de zaman zaman düşman olmanın ironik bir yansımasını Kavala’da hissetmek mümkün.
Rodos
Rodos, şövalyeleri ile ünlü ve On İki Ada’nın en büyüklerinden biri.
Ulaşım:
· Marmaris’ten ve Fethiye’den hızlı feribotlar ile ulaşılabilir.
· Diğer şehirlerden farklı olarak burada tek girişlik kapı vizesi ile de gidebilirsiniz.
Adanın alt kısmı genelde denize girilen yerlerin olduğu bölgedir. Üst kısmı ise daha rüzgarlı, genellikle çocuksuz otellerin ve villaların bulunduğu alanlardır.
En meşhur koy ise:
· Anthony Quinn Koyu
Aslında bu, koyun resmi ismi değil. Anthony Quinn, "Navaron’un Topları" filmini çekerken bu koyu çok beğenmiş ve satın almak istemiş. Ancak Yunan hükümeti satmamış. Buna rağmen, koy herkes tarafından bu isimle anılıyor.
Rodos'ta da tekne kiralama hizmeti bulunmakta.
Toplu taşıma var ama çok zayıf. Bu yüzden araba veya scooter kiralamanız oldukça konforlu olacaktır.
Tarihi kent merkezi, hala Osmanlı döneminden kalma Türk ailelere ev sahipliği yapıyor. Bazı Osmanlı eserlerini görmek de mümkün. Özellikle eski şehir, adeta bir film platosu gibi. Gerçeklikten kopup tarihin içinde kayboluyorsunuz. Eski şehir aynı zamanda UNESCO tarafından koruma altındadır.
Peki size bir soru sormak istiyorum: Neden Kanuni, "Sultan Süleyman" ya da "II. Mehmet" yani nam-ı diğer "Fatih Sultan Mehmet" olarak anılırken, Fatih’in oğlu Cem Sultan tarihî kayıtlarda bu şekilde geçmektedir? Bu ayrımın nedeni, Cem Sultan’ın Rodos Şövalyeleri ile yaptığı ittifakta gizlidir.
Abileriyle giriştiği taht mücadelesini kaybeden Cem Sultan, uzun bir süre Rodos'ta yaşamış; ancak zamanla siyasi bir rehineye dönüşmüştür. Onun bu acıklı durumunu ironik bir hale getirmek amacıyla, dönemin muhalif çevreleri kendisine "Sultan Cem" yerine "Cem Sultan" şeklinde hitap etmiş ve böylece onu hicvetmişlerdir.
Bilindiği üzere Osmanlı’da unvan kullanımı cinsiyete göre farklılık göstermektedir: Kadınlarda "Sultan" sıfatı isimden sonra gelirken (örneğin Hürrem Sultan), erkeklerde isimden önce gelir (örneğin Sultan Süleyman). Bu kurala aykırı olarak Cem Sultan ifadesinin tercih edilmesi, onun sultanlık iddiasının küçümsendiği bir hiciv örneği olarak yorumlanabilir.
Atina
Atina hakkında bu yazımda detaylı bilgi vermeyeceğim çünkü en son ziyaretimden bu yana geçen süre nedeniyle bazı bilgiler güncelliğini yitirmiş olabilir.
Ama yazımın sonunu tarihe küçük bir notla kapatmak isterim:
Bu satırları yazdığım günlerde, Samsunspor, UEFA Avrupa Ligi'nde Panathinaikos ile oynayacak.
Yazı dizisinin 5. bölümü, Atina ve Samsunspor olur, ne dersiniz?