Beğeniler İle Yönlendirilen Demokrasi

Troller, trendler ve tercihler; sosyal medyanın sessiz seçimi. Günümüz dünyasında özellikle son yıllarda sosyal medya çok güçlü bir algı aracı haline geldi.

Bir video, bir trend saniyeler içinde gerçekliği tam anlamıyla araştırılmadan milyonlara ulaşıyor. Bazen gerçeği savunan bu içerikler bazen de bambaşka bir yöne çekilip algı oluşturabiliyor.

Geçmişten günümüze kadar seçmene ulaşabilmek için politikacıların araçları çeşitlilik göstermiştir. Mitingler, seçim arabaları, haberler, saha çalışmaları gibi seçmen kazanabilmek için bir çok çalışmaları olmuştur.

Artık seçmene ulaşmak sosyal medya sayesinde çok kolay hale geldi. Tek bir video, içerik ile kolaylıkla seslerini duyurabiliyorlar. Hatta bazen sadece politika yapmayıp sosyal medya akımlarına uyarak gençlerin dikkatini bile çekmeye çalışıyorlar. Ancak bu kolay ulaşım ağının çığ gibi büyüyen algı yönetimi de göz ardı edilemeyecek seviyeye ulaştı.

Seçmen zihni her zaman çoğunluk etkisi, bilişsel basitleştirme gibi metotlar ile çalışır. Kabul edelim siyaset karmaşık bir yapıya sahip ve seçmen bu karmaşanın içinde kaybolmayı değil aile, çevre, iş yeri gibi etkiler ile mantığına en yakın gelen söylemlerin peşinden gitmeyi seçiyor. Günümüzde ise bu etkilerin büyük bir oranını sosyal medya oluşturuyor. Yeni bir gelişme, olay olduğu zaman ya da seçim zamanlarında seçmen, politikacıları dinlemek veya derinlemesine araştırma yapmak yerine sosyal medyadan olayın takibine düşüyor. Hangi içerik daha çok beğenildiyse ve daha çok konuşulduysa artık düşüncesi tamamen o yönde değişebiliyor.

Özellikle 18-29 yaş aralığındaki gençlerin zamanlarının büyük bir diliminde sosyal medya yer alıyor. Artık seçmen sadece meydanlarda değil ekranlarda şekilleniyor. Bir gencin siyasi tutumunu belirleyen şey bir video, tweet veya bir yorum oluyor.

Günümüzde sosyal medya sadece bilgilendirmiyor, duyguları da yönlendiriyor.

Peki bu algı çağında gerçeklik kime ait?

Eskiden sosyal medya bu kadar güçlü bir yapıya sahip değildi ancak günümüzde gerçekler değil montajlar konuşuluyor. Siyasi rekabet fikirler üzerinden değil, etkileşim, beğeni sayısı ile yürütülüyor. Aynı konu farklı içerikler ile ekranımıza o kadar çok düşüyor ki neye inanacağımıza, kimi destekleyeceğimize bile algoritma karar veriyor. Herkesin aynı şeyi konuşması araştırma gereği bile duymadan inançları etkiliyor. Farklı düşünürler ise linçlenme korkusu ile düşüncelerini paylaşmaktan kaçıyor.

Sürü psikolojisi, tıklanma kaygısı, onaylanma ihtiyacı gibi etkiler ile herkes aynı şeyi savunur hale geldi. Farkı fikirlere tahammül kalmadı. Kutuplaşmalar arttı. Algı yönetimi ile herkesi tek bir düşünce etrafında birleştirme akımları başladı.

Sonuç olarak sosyal medya artık fikir üretmiyor, “fikir dayatıyor.” Algı yönetimi ile herkesi tek bir düşünce etrafında birleştirme çabası, demokrasinin en temel ilkelerinden biri olan çoğulculuğu da sessizce zedeliyor. Ancak demokrasinin gerçek gücü herkesin aynı şeyi söylemesinde değil, farklı seslerin yankısında gizlidir.

“Herkes aynı şeyi düşünüyorsa, hiç kimse bir şey düşünmüyor demektir.”

{ "vars": { "account": "PASTE_ANALYTICS_ACCOUNT_ID" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }