Son günlerde bazı il tarım müdürlüklerinin yayımladığı yazılar ve belediyelerin uygulamaları, pazar yerlerinde ata ve yerel tohumların paylaşımına sınırlama getirmeye başladı.
Gerekçe olarak ‘5553 Sayılı Tohumculuk Kanunu’ gösteriliyor. Ancak bu durum, tohumun doğasını, üreticinin emeğini ve halkın gıda hakkını görmezden gelen, yanlış ve eksik bir yorumdur.
Yasaya değil, yoruma dikkat!
5553 sayılı kanun, aslında ticari tohum üretimi ve satışı için düzenlenmiştir.
Köylünün kendi bahçesinden elde ettiği tohumu komşusuna vermesi, muhtarın köy meydanında takas şenliği düzenlemesi, öğretmenin çocuklara fide dağıtması “yetkisiz satış” değil, halkın yaşatmaya çalıştığı binlerce yıllık bir yaşam kültürüdür.
Anayasa ne diyor?
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 45. ve 56. maddeleri çok açık: Devlet, tarım üreticisini korumak ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını güvence altına almakla yükümlüdür.
Yerel tohumlar, sadece tarımsal değil, aynı zamanda çevresel ve kültürel bir varlıktır.
Uluslararası haklar ne diyor?
Türkiye’nin taraf olduğu FAO Uluslararası Tohum Antlaşması, çiftçilerin tohumu üretme, takas etme ve yerel topluluk içinde kullanma hakkını tanır.
Birleşmiş Milletler'in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri de yerel çeşitlerin korunmasını öncelikli hedeflerden biri olarak ilan etmiştir.
Bilim ne diyor?
Bilimsel araştırmalar, ata tohumlarının: pestisitlere karşı daha dayanıklı, toprakla uyumlu, genetik çeşitliliği koruyan, kâr değil, yaşam için üretilmiş tohumlar olduğunu söylüyor.
Ata tohumu, sadece bir bitki değil; bin yıllık hafızadır.
Halk ne diyor?
Bu ülkede tohum saklayan ninelerimiz, çocuklara fide dağıtan öğretmenlerimiz, takas günleri düzenleyen muhtarlarımız var.
Onlar bu toprakların vicdanıdır.
Onlar, şirket değil; üreticidir.
Yasakla değil, yaşatılarak var olurlar.
Son sözümüz meclisedir:
Sayın milletvekilleri; Sertifika ve ruhsat dayatmalarıyla yerel tohumların özgürce dolaşmasına engel olunması, insan haklarına, anayasaya ve doğaya aykırıdır. Bu yanlış yorumlara son vermek, halkın gıda egemenliğini korumak sizin görevinizdir.
Tohum, ticaret değil;
Yaşamdır.
Mülk değil; Mirasımızdır.
Ve bu miras, sadece şirketlerin değil; bu halkın evlatlarınındır.